Geçmişte,gelecekte ve şimdide değildi zaman..Elinde sigarası,yaptığı halkaları boynumdan geçirip bağlıyordu kendine.Bağlıyken boynum şimdiydi,duman dağılınca geçmiş,bir daha ki halka gelecek.Zaman böyle buğuluyken,yerin bir önemi varmıydı?Yaşlanmış düzinelerce izmarit tanımlar mıydı yerimi ya da yersizliğimi?Bunlar beynimin içinde raks ederken küçük bir odada,cılız bir ışık altında,bodur bir sandalyede günlerdir ellerim bağlı oturuyordum.oturuyordum yanlış kelime olsa gerek.Acı çekiyor,uyuyamıyor,doğru dürüst birşey yemiyor ve en önemlisi sigara içemiyordum,suratıma üflediği dumanlardan içime çekmeye çalıştıklarımı saymazsak tabi.Buruşmuş izmaritler bile alay ediyordu hayatım boyunca onları ezmenin acısını çıkartırcasına.Hepsi ayrı bir sırıtık.Hepsi ayrı bir kahpe.Günün belli saatlerinde gelip suratıma iki duman,üç yumruk vücudumun geri kalanına da tekmeler savurup ettiği küfürlere verdiğim tepkileri izliyordu.Tepkisizleşen bedenim yüzünden daha bir sert vuruyor,daha sert küfürler ediyordu sertleşen bedenime,varlığıma,hiçliğime,kişiliğime,benliğime,gelmişime,geçmişime...En sevdiğim yemekleri yapıyordu inadına ama hep bir lokma hep bir kaşık.Bol yağlı yapıyordu bile bile sigarayı daha bir isteyeyim diye.Ailemin,arkadaşlarımın o an ne yaptığını anlatıyordu tüm ayrıntılarıyla sanki ayrıntıları düşünecek haldeymişim gibi.Çok umurumdaymış gibi maaşımdan ne kadar kesileceğini hesaplıyordu hergün,eğer bir maaşım kaldıysa tabii.İlk günlerde düşündüğüm kadar düşünmüyordum suçlu olup olmadığımı.Belki açtığı fiziksel,belki açtığım ruhsal yaralardan.Bilmiyordum.Aslında bilip bilmediğimi dahi bilmiyordum.Beynimde düşünebilecek kadar hücre kaldığını sanmıyordum ondan olsa gerek.Ama nasıl oluyor da hatıralarım hâlâ bu kadar net ve gerçeksi çözemiyorum.Bütün cümlelerim gibi anılarım da olumsuz fiil ekleriyle sonlanıyor.Cümleler miydi sonlanan yoksa ben mi karar veremiyordum.
Etraftaki o dayanılmaz kokuya da aldırmıyordum pek.Ben öldükten sonra,tabi öldürürse,burayı temizlemek için suratıma attığı yumruklara harcadığı kadar enerji harcaması gerektiğini biliyordu herhalde.Koku sayesinde olsa gerek,odaya daha az gelip daha az kalıyordu.Daha az sigara kokusu.Bir topluluğu yokedicek kadar kötü bir üçlemeydi;sigara,dışkı,kan...
Galiba bir gün daha geride kaldı. Üzerinde o nefret ettiğim derin dekolteli kırmızı elbise ve siyah makosenleri yoktu görebildiğim kadarıyla.Daha fazla nefret ettiğim beyaz bluzunu giymişti.Ve yine göğüslerinin yarısı ortada.Bir inat için bu kadar uğraşmak onu yormuyordu bence.Hergün yemeklerden sonra aldığım darbelerin sabah faslından sonra dışarı çıkmıştı.Bugünde öldürmemişti.Üzülmüştüm.Artık daha bir üşüyordum ya kış geldiğinden,ya ecelime yaklaştığımdan.Ama ecel hafif geliyordu artık bana .Acı çekerek ölmek istiyor gibiydim.Bağımlısı mı olmuştum acının bilmiyorum.Belki hakettiğimi sanması içindi,belki gerçekten hakettiğim için.Karşılığını da almıyor değildim.Zor duyan kulaklarım, cevap vermekten aciz ağzım onu daha çok kızdırıyor ,bana fazladan kroşe ve aporkat olarak geri dönüyordu.
Bir kaç gün daha geçti sanırım.Duygularımı darbeleriyle yoketmişti,yokettiğini de anlamıştı.O sabah anlamıştım biteceğini ama hala geciktirme peşindeydi her zamanki gibi.Aceleyle çıkmıştı odadan . Bir yere yetişmesi gerekmeseydi bitirmişti bütün mevzuyu.Çünkü mevzu olan bir ben,mevzu olan bir o kalmamıştı ortada.
Sıradan olmadığını farkettiğim son akşam bütün hıncıyla dalmıştı son defa olduğunun bilincinde.Ne anılar vardı artık ne düşünceler ne duyamadığım sorular ne de verilemeyen cevaplar.Kendime geldiğimde yerimi tanımlayacak pek bir şey kalmamıştı.Ne yaşlanmış izmaritler,ne kurumuş kan,ne sarı bir göl ne de kahperengi tepecikler.Bütün manzaram, başıma üşüşmüş doktor ve hemşireler,ağzımda mideme kadar indiğini hissettiğim bir tüp,fazlaca ışık,fazlaca hijyen.Burnumdan o bağımlısı olduğum kokuyu bile silip atmışlardı. Daha fazla dayanamadım.Kendimden geçmişim.Tekrar kendime geldiğimde tanımlayıcı ögeler yine değişmişti.Duygularının karmaşıklığından ağladını tahmin ettiğim annem,yüzüme bakmaktan korkan babam ve ikisini bu duygulardan uzaklaştırmaya çalışan ağabeyim.Ve birkaç çiçek cinsini ve kimden geldiğini bilmediğim.Kurabildiğim ilk cümle birşey sormamaları gerektiği olmuştu.Çünkü cevap vermekte yine acizdim.Bu acizliğimi uyandığımı nerden öğrendiklerini bilmediğim bir kaç üniformalı bozmuştu.Onları da bir kaç cümleyle merkezlerine göndermeyi başarabilmiştim.Sırada doktorum vardı.Onun en iyi yanı cümlelerinin sadece cevaplardan oluşmasıydı.Birkaç gün içinde evime dönebileceğimi söledi.Evim?Neresiydi ki bu evim?Evsiz,yersiz,çelimsiz ve gönülçelenimsizdim artık.
Evet.Nası olduysa yaşıyorum hala.o da yaşıyor bana bütün bunları yapan kadın.Aslında sözünde durmadı,ya da bir bakıma durdu.Beni öldürmedi,ya da bir bakıma öldürdü.Ama içindeki beni.Hala hekedip haketmediğimi bilmiyorum.Bütün bunları benimde ona yapmam gerekmez mi?Çünkü beni şu an benim cesedimle,bensiz bir hayatla aldatıyor...
2005/05/04
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder